Bursa’da Gezilecek En Güzel Köy: Misi Köyü

Bu yaz gittiğim her yerin tadını doyasıya çıkardım. Anlatacak o kadar çok şey var ki! Nereden başlasam diye düşünürken Bursa’da mutlaka gezilmesi gereken tarihi Misi Köyü‘nde karar kıldım.

Misi Köyü’nün varlığından haberim bile yoktu kuzenimden duyana kadar.

“Bursa’da Tarihi Misi köyü varmış. Rumlardan kalma, renkli çok eski evler varmış ve Unesco koruması altına alınacakmış” dedi bir sabah. Eski ve tarihi evleri çok severim ben. O yüzden merak uyandırdı Misi bende. Ve ismi de açıkçası çok hoşuma gitti. Kısa ve öz, Misi işte 🙂 Hemen Google’da aramaya koyuldum. Çok az kişinin Misi köyü’nden bahsetmiş olduğunu gördüm. Bu yazımdaki gezi konusu o yüzden Misi oldu. Misi’den hala habersiz olanlar vardır aramızda; ve bir şekilde Misi, daha çok kitleye ulaşabilir diye düşündüm.

Evet, hazırsanız Misi Köyü’ne gidiyoruz hep birlikte…

Emniyet kemerlerinizi takın lütfen 🙂

MİSİ KÖYÜ’NE NASIL GİDİLİR?

Bursa  Merkez’den Nilüfer yönüne doğru gidiyoruz. Bir yandan da cep telefonunuzdan navigasyonu açık tutun tabi. Nilüfer yolunda Orhaneli kavşağından sola sapın. Benim navigasyon burada karıştığından eski usul camı açıp trafik ışıklarında yanımda duran arabadan yardım istedim. “Tabelalarda Misi köyünün yeni adı Gümüştepe yazıyor aman dikkat” dedi sorduğum kişi. Aman dikkat edin sizde. 😉 Orhaneli yoluna sapmayı başardıysanız ilk rampadan hemen sonra sağda aşağıya inen yoldan (bu kısımda Misi Köyü’ne gider diye bir tabela var -şükürler olsun!) Misi’ye ulaşabilirsiniz.

MİSİ KÖYÜ’NDE PARK YERİ VAR MI?

Misi’ye ulaşır ulaşmaz Nilüfer Çayı’nı göreceksiniz. Çay’ı geçmeden arabayı yol kenarına istediğiniz yere ücretsiz park edebilirsiniz. Ücretli otopark da var ayrıca. Kısacası park yeri sorunu yok Misi’de.

MİSİ’YE GİRİŞ – MİSİ’DE NE YENİR?

Arabayı park ettikten hemen sonra Nilüfer çayı boyunca sağlı sollu uzanan kafelerde bir soluk alabilirsiniz. Köyün sokaklarında kaybolmadan hemen önce biz öyle yaptık. Yan yana dizili bir sürü kafe var.

Masalar kahvaltıya gelmiş ailelerle doluydu vardığımızda. Bir hayli Arap turist de vardı. (Vayyy anam Biz Misi’yi yeni keşfederken onlar bizden önce keşfetmiş bile diyiverdik)!

Akarsu kenarında beğendiğimiz bir masaya oturduk. Garson siparişlerimizi almaya geldi. Kafelerde çay servisi tek yapılmıyormuş meğer! *Çay içmek isterseniz demlik geliyor haberiniz olsun.

Derken yemek siparişlerimizi verdik. Açıkçası yemeklerini iyi bulmadım. Çok keyifsiz bir yemek yemiş oldum bu kafelerde. Ne mantıları iyiydi ne gözlemeleri ne çiğ börekleri! Gözlemenin çoğunu tabağımda bırakmış olduğumu farkeden garson arkadaş çok ilgiliydi ama. Nedenini sordu. Şikayetlerimi belirttim. Hopp tekrar yeni bir gözleme getirdi ben istemeden. Bu sefer yufkası daha ince açılmış ve daha iyi pişmişti. Yemeklerden memnuniyetim olmasa bile, demlik çay çok güzeldi ama. Bardaklarda küçücüktü. Hani “Ajla” tipi çay bardakları piyasaya çıkmadan önceki zamandan.

Kaç tane içtim hatırlamıyorum şimdi. Ama tek hatırladığım nefis bir çaydı. Geçen seneki Karadeniz gezimde bile bu kadar iyisine rastlamamıştım.

MİSİ KÖYÜ’NÜ TANIYALIM

  • Hafta sonu gidilebilecek en güzel yerlerden biri Misi.
  • Hem İstanbul’a da yakın.
  • Bursa merkezine de 12 km mesafe de, Nilüfer ilçesine bağlı.
  • İki bin yıllık bir geçmişe sahip olması Misi’yi daha da ilgi çekici kılıyor doğrusu.
  • Daha bir sürü ilgi çekici özellikleri de var Misi’nin.
  • Köyün ortasından bir akarsu geçiyor. Nilüfer Çayı!
  • Rengarenk boyalı evleri var. Asfaltlanmış yokuş yukarı, yokuş aşağı sokakları var.

Evlerin çoğu 17. ve 18. yüzyıldan günümüze kadar korunmuş evler. Bu yüzden de 1989 yılında SİT alanı ilan edilmiş.

Nüfusu 1200 civarında.

Sadece bir ilkokulu ve bir çocuk kütüphanesi var. Kütüphane tahmin edemeyeceğiniz kadar güzel. Büyük şehirlerimizde inanın böylesi yok!

Asma yaprakları, ipekçilik, misket üzümü ve pekmezi ile de meşhur Misi. Gerçi Bizans döneminde şarapçılık en büyük geliriymiş Misi’nin. Biz Türklerin eline geçtiğinde şarapçılık pekmezciliğe dönüşmüş nispeten. Misket üzümünden yapılan Misi adlı şarapları varmış birkaç yıl önce. Şimdi o da yok olmuş!

İLK ZİYARET NOKTAMIZ…

ÇOCUK KÜTÜPHANESİ

Yanımda 9 yaşında yeğenim de var. Daha içeri girmeden binanın mimarisine ve çivit mavisine boyanmış rengine bayılıyoruz. Hemen yeğenimin birkaç fotoğrafını çekiyorum binanın önünde. İçeriye girdiğimizde danışma masasında çok şeker görevli bir kız karşılıyor. Giriş ücretsiz. Hava oldukça sıcak, kütüphanenin içerisi klimalı oldukça serin ve modern. Bir sürü çocuk, masalara kurulmuş kitaplarla meşgul.*Nasıl hoşuma gitti bu görüntü anlatamam size. “Ne güzel dedim, internet kafelerde vakit harcamayan çocuklar da gördüm bu yaz.”

MİSİ SOKAKLARI

Sanki fotoğraf çekmek için kurulmuş bir plato adeta. Her evin önünde fotoğraf çektim desem abartmam. Kapı önlerinde oturan yaşlılarla, gençlerle de sohbet etmeye çalıştım. Çoğu parasızlıktan şikayetçiydi. Çalışma alanı olmadığı için bu konak tipi evlere bakmak da çok masraflıymış artık. “Dış cepheyi boyadık da içerisi dökülüyor bakamıyoruz” dediler. “İşsizlik var bu köyde. Erkek evlatlarımız, kocalarımız terkediyor iş olmadığı için” dedi bazı teyzeler. Üzüldüm.

İstanbul’dan şubat ayında gelen bir ekip olmuş. Gelecek Turizmde Projesi adı altında Misi’yi ziyaret etmişler. Saffet Emre Tonguç, Ayşe Arman, Refika Birgül, Billur Saatçi gibi önemli kişileri ağırlamışlar.

*Bu linkten okuyabilirsiniz.

http://blog.gelecekturizmde.com/?lokasyon=2

Tamamen Misili kadınların kurduğu Koza Evi ve İpek Evi’ni gezmişler dolaşmışlar. Koza Evi’nde birbirinden lezzetli köy yemekleri yapılıyormuş. Erişte ve yemek kursları varmış. Yine kadınların kurduğu İpek evinde; koza çiçeği, iğne oyası kursları varmış. İpek böcekçiliği Misi’de yok olmuş bir meslekmiş aslında. Gelecek Turizmde Projesi ile tekrar gündeme gelmiş. Misi’nin sürdürebilir turizmi ve geleceği için de oldukça önemli gelir kaynaklarından biri olmak zorunda artık.

*Umarım yakın zamanda önemli geçim kaynaklarından biri haline gelecektir ipekcilik! Misi Köyü ziyareti yarım günümüzü aldı bizim. Sonra Gölyazı’ya devam ettik.

Sahi; Etnografya müzesi kapalı olduğu için görme fırsatı bulamadığıma üzüldüm Misi’de.

Siz giderseniz mutlaka ziyaret edin.

Naftalin kokusuna nane şekeri karışmış evleri, pembe pamuk şekerine bulanmış sokakları ile hafızamda hep Şirinler köyü olarak hatırlanacak Misi.

İyi ki de gitmişim!

Zu – Şirinler

Bumerang - Yazarkafe
Bumerang - Yazarkafe

2 Comments

  1. Fatih Yıldız Kasım 24, 2017
    • Zu Floria Kasım 25, 2017

Leave a Reply

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.