Bana Bi’Yer Söyle

Banker Bilo

Bir Eylül akşamı tanışmıştım onunla. Galata’nın dik yokuşundan aşağıya doğru inerken Banker Sokak merdivenlerinin başında birdenbire karşıma çıkmıştı. Vapura yetişme telaşımı unutup, dakikalarca bakmıştım ona. Tepeden tırnağa süzerek, özellikle gözlerinde bir varoluş aramıştım. Kimdi bu çocuk?

Ertesi sabah uyanır uyanmaz hızlıca giyinip evden çıktım. İskeledeki ilk vapura atlayıp Karaköy’e geçtim. Gece sokak lambalarının altında gördüğüm o çocuğu gün ışığında daha net görecektim. Sabırsızlandım. Vapur iskeleye yanaşır yanaşmaz ilk inen ben oldum. Hızlı adımlarla Bankalar Caddesi’nin girişindeki Hacı Ali Sokağı’nın dik merdivenlerini çıktım. Banker Sokağın başına geldiğimde siyah beyaz posterin önünde durdum. Sağ köşesine daha dikkatlice baktım. Üzerinde imza yoktu. Kim çekmişti bu fotoğrafı? Bu çocuk kimdi?

Bundan sonra günlerim her sabah o siyah beyaz posterdeki çocuğa Günaydın… Dönüş yolumda ise İyi Geceler diyerek geçti.

Güzel bir gönül bağı kurmuştum.

***

O sıralar Salt Karaköy Kütüphanesi’ne çok sık gidiyordum. Banker Kamondo’nun biyografisini incelerken çocukluğu geçti gözümün önünden. Dönüş yolumda posterdeki o çocuğa ismini verdim; Abraham!  *Banker Kamondo’nun ismiydi bu; Abraham Salomon de Kamondo

Sonra bu ismi kısaltmak istedim.

Abraham İbrahim demekti. Banker İbo desem olmazdı. Bir İbo vardı zaten memlekette. Ama bir Bilo yoktu. Sadece eski bir Türk filmi kahramanlarından biriydi Banker Bilo. Gerçek değil, esinlenmeydi.

Tamamdı… Artık bu çocuğun ismi ‘Banker Bilo‘ ydu.

Günaydın Banker Bilo… İyi Geceler Bilo … diyerek devam etti günlerim.

Bu arada Galata’da bir müzikevinde bir duvar posteri gördüm. Banker Bilo’yu yapan elden çıktığı çok belliydi. Kim yaptı bunu diye sormak istedim. Galata Velvet’in karşısındaki binanın duvarında da vardı benzer bir poster; ama biri zarar vermiş, yarısı yırtılmıştı.

Müzikevi’nin sahibi, “Bir fotoğraf sanatçısıydı. Galata’da oturuyordu. Posterleri çok fazla saldırıya uğrayınca, üzüldü taşındı buralardan’ dedi.

“Banker Bilo’ya umarım zarar veren olmaz” diyen iç sesimle ayrıldım oradan.

Kasım’ın ortalarına kadar geldik: Günaydın Bilo, İyi Geceler Bilo…

Ve bir akşam dönüş yolumda Banker Sokak’ta dona kaldım! Vandalın biri Bilo’nun kafasını dağıtmıştı!!!!!!

Çıkmayan mürekkeple kulaklar çizmiş, gözlerine daireler, saçma sapan çiziklerle yok etmişti güzelim eseri!!!!

Nasıl üzülmüştüm tarif edemem.

Didem Madak şiirlerindeki gibi bir Ahhh dedim…

Kedi ve kasımpatı kokan o sokağın tüm hüznünü sırtıma yükledim vapura doğru yürümeye başladım.

Bir daha da o sokaktan geçmedim. Vapura da binmedim.

Didem Madak okudum. Üzüntümü o mısraların altına iliştirdim durdum.

Hayat ucuz ağlayan çocuk resmi

Zaman mavi yün bir kazaktı sanki

***

Bir poster girmişti hayatıma…

Bilo cep telefonumun ekranındaydı…

Hem de Didem Madak satırlarıyla…

Dudaklar rumdu, gözler palikarya

Hayat inatla gamzelerini sakladı

Bahçeye kaçmış topun kesilen sesi gibi, Bilo’nun da sesi kesildi.

***

Instagram hikayelerimde Banker Bilo saldırısından, dolayısıyla üzüntümden bahsetmiştim.

Sayfa okurlarımdan çoğu kişi üzüntülerini dile getirmişti. Onlarda Banker Bilo’ya alışmıştı.

Saldırıdan birkaç gün sonra, sayfamı ilgiyle takip eden Sevgili Alp Doğru bu duruma benim kadar üzüldü. Çareler düşündü. Asetonla silmek gibi, tinerle çıkarmak gibi. Sonunda boya çıkarıcısı denemeye karar verdi.

Geçen hafta çok uğraştı, düşündüğü gibi olmadı ama.

Bilo’nun yüzündeki çizik kalem izleri tam gitmedi, sildikçe suratı belirsizleşti.

Alp bey beni sadece yazılarımdan tanıyan biri. O da Banker Bilo’yu çok sevmiş olmalı ki, ta evinden yurdundan kalkmış, boya çıkarıcı malzemeler almış ve Banker Bilo’yu hayata döndürmeye çalışmıştı geçen hafta.

Alp bey’in bu şahane davranışına hayran kaldım ben.

Düşünsenize, bir kötü insan tarafından bilinçli bir şekilde yok edilen Bilo, iyi bir insan tarafından onarılıyordu. Dünyayı kötüler yok ederken iyiler de hep kurtaracak işte!

22 Kasım doğumgünümdü. O günden bahsetmiştim size. Okumak için tıklayabilirsiniz.

Banker Bilo’ya uğrayıp, Bilo’ya “bugün benim doğumgünüm” demiştim.

Alp bey bunu okumuş, belki de bana bir doğumgünü hediyesi vermek istemiş. Daha önce yayınladığım Banker Bilo fotoğraflarından birini büyüterek dökümünü almış, Karaköy’e gitmiş bugün. O dağılan yüzüne kendi bastırdığını monte etmiş. Üzerini de bir daha zarar verilmesin diye jelatinle kaplamış.

Bugün DM’lerimin arasında Banker Bilo’nun hayata dönüş fotoğraflarını gördüğümde inanamadım.

Banker Bilo, sonunda Banker Sokağı’na geri dönmüştü. Bundan sonra tabii bende.

Vapur yolculuklarımın başı ve sonu Bilo.

Bir poster girdi hayatıma

Şimdi fotoğraf çekilsek gözlerimizdeki bulut ışıldayan güneşe bırakır yerini.

Ah Bilo! Tekrar hayatıma ve yolumun üzerine HOŞ GELDİN!

Ve Alp bey

SİZ…

Şa-ha-ne-si-niz…

Teşekkür ederim.

*Alp bey’in objektifinden Banker Bilo bu akşamüstü. Müzisyenlerde hoş geldin diyor sanki:)))

Yaşasın!

 

Zuhal Floria x

 

Exit mobile version