Havaalanlarını hiç sevmem. İnsancıl(hümanist) bulmam. Estetik bulmam. Romantik bulmam. Bu sabah gün yeni yeni ağarırken havaalanına doğru yola çıktım. Hava mutsuzdu. Soğuktu. Arabanın penceresini açıp soğuğu birkaç kere ciğerlerime çekerken elimi sıkı sıkı tutan kızıma baktım. İkimizinde gözleri ıslaktı. Şubatın 25. sabahında bizi bekleyen bir veda anı vardı. Kızıma kocaman sarıldım. Pasaport kontrolünden geçip görüş alanımdan uzaklaşana kadar da el sallamaya devam ettim. Alandan eve dönerken de kendi Eylüllerimi hatırladım. Blog güncelerime de yazmıştım: *Bir Hüzündü Eylül (okumak isterseniz Bir Hüzündü Eylül tık lütfen)
Eve döndüm. Birkaç kitap karıştırdım. Sonra birkaç kahve, birkaç bardak çay, birkaç çikolata.
Puhutv’ye bağlandım. Şahsiyet dizisini seyretmiş miydiniz? Zuhal Beyoğlu diye bir karakter var orda. Agah’ın Avustralya’dan dönen kızı. İş görüşmesine gittiği bey ona diyor ki; “Hayatta hiçbir şey tesadüf değildir.”
Kendi ismime bakıyorum Zuhal. Oluşturduğum kitaba bakıyorum Beyoğlu. Ekrana bakıyorum Zuhal Beyoğlu. Sonra bu tesadüfe kocaman gülümsüyorum!
Şahsiyet’i tamamladıktan sonra kitabıma iliştirmek için İstanbul Türkçesi duyabileceğim videolar izlemek istedim: YouTube’da Baki Süha Ediboğlu’nun Safiye Ayla ile yaptığı bir söyleşi var. *Seyretmek için buraya tık lütfen. Videoyu tıkladıysanız 6:25’te Baki bey Safiye Ayla’ya şöyle bir soru soru yöneltiyor:
-İstanbul için hiçbir müzik yapmayı düşündünüz mü?
Safiye Ayla cevap veriyor:
İstanbul için bir müzik yapmayı! vallahi ben kendimi o kadar büyük bir bestekar addetmiyorum ama isterdim. İsterdim muvaffak olmak. Bir konserim için böyle bir şey hazırlamak üzere pek aceleye gelmişti; “işte Istanbul” diye birşey yapmıştık.
Baki Bey soruyor:
Sözleri hatırınızda mı?
Safiye Ayla-Pek sevimli büyük şairlerimizden birisi bana lütfetmişti acele olarak. Durun getireyim size.
Baki bey-Sözlerini lütfedeceksiniz. Daha bestesi bitmedi değil mi ?
Safiye Ayla-Bestesini yapmıştım piyanoda.
İşte İstanbul tilalala…
Engin sular içinde
Yedi tepe üstünde
Her önüne büyülemek kastinde
Göklere kafa tutar
Güzele gönüllü kul
İşte Istanbul tilâ lâ lâ lâ..
İşte Istanbul
Gün görmüş
Devran sürmüş
Her dem taze bir güzel
Öpülen ağza bedel
Kendine fethedenin
Hasretinde bir genç dul
İşte İstanbul tilâ lâ lâ lâ…
İşte Istanbul
Denizden göğe doğru
Salınsın öyle kat kat
Gelde içinde yaşa
Git de içinde yaşat
Uzaklaş unuttum san
Yola çık kalbinde bul
İşte İstanbul tilalalaaa
İşte İstanbul
***
Safiye Ayla’nın “İşte Istanbul”unu dinlediğim andan itibaren müziği dudaklarımdan düşmedi. Kızımın orgunu aldım. İşte Istanbul lalalalalaaaaaa diye hem notasını çıkartmaya çalıştım hem de kendimce söylemeye:)))
İşte Istanbul lalalalalaaaaa… İşte Istanbul….
***
Telefonum çaldı. Arayan kızımdı.
Londra’ya sağsalim inmiş. Uber çağırmış… Buckingham Sarayı’nın önünden geçerken de görüntülü beni aramış…
“Anne! İşte Londra” dedi. “Özlemiş misin” diye de ekledi. Bende ona penceremden gördüğümü gösterirken, İŞTE ISTANBUL LALALALALALAA deyiverdim :)))
İŞTE İSTANBUL LALALALALALA…
Zuhal Floria x