Günlük yaşamın içinde kayarak kayboluyoruz çoğu zaman. Haftasonunu veya kısa bir tatili iple çekiyoruz hep…
Birkaç saatte olsa ruhumuza iyi gelecek yerlere kaçmak, mutluluk satan mekanlarda bulunmak, yeni lezzetler keşfetmek, hakikaten kocaman keyiflerle dönüyor damağımıza, ruhumuza, modumuza.
İstanbul’dan Bursa’ya kaçtım geçenlerde. Uzun süredir görmediğim bir dolu samimi heyecanlar yaşadım. Herkes o kadar iyi, o kadar yardımcıydı ki, Çağan Irmak filmlerinde işlenen, Ege kasabalarında geçen mutlu mahalleler gibi, Bursa’nın lokalleri de işlenmeli filmlerde. Hepsi birbirinden güzel hikayelerle dolu, tatlı insanlarla sıcacık, dolu dolu bi’ kent Bursa.
Yine böyle tatlı insanlardan birine ait, kahvaltısıyla herkesin gönlünü fethetmiş bir yere gittim;
İsmi Pasto.
Kapıdan içeri daha girmeden ekilmiş bahar çiçeklerinin mis gibi kokusuyla ilk etkilenmem başladı.
• Sonra içeri girince mekanda çalan nostaljik Türkçe parçalar, bir sürü kuş sesi, ve mekanın içinde oluşturulmuş botanik bahçesi ile ikinci etki aldı beni.
•Daha sonra kahvaltı dolaplarından seçtiğim birbirinden güzel otantik tabaklarda servis edilmiş 3.etki.
• Seçtiğim kahvaltı çeşitlerini bir tepsiye koydum. Bir sonraki adım, fırın bölümüydü. 40 çeşit ekmek yapıldığını duyunca “vay be” dedim. Oradan da taze pişmiş sıcacık börekler, ekmekler, tahinli pideler aldım. Kasaya geldim, çaylarımızı söyledim. Masama geldim, oturdum. Tepsimdeki her aldığımı masama serptim bi keyifle…
• Sonra aklıma Pasto’nun kendi aile lezzetlerinden birini denemek geldi. Geçensene Oğuz Yenihayat paylaşmıştı. Un, tereyağ, petek baldan yapılan bir kahvaltı helvası; adı Horis.
• Kasaya gidip bir Horis siparişi verdim. Normalde kendi aile kahvaltılarına yaparlarmış. Müşteriye yaptıkları birşey değilmiş. Ama beni kırmadılar. Hemen mutfakta horis yapmaya giriştiler; öyle mutlu oldum ki bu zarif davranışlarına.
Başladım horis’e bandırmaya, sonra peynir, zeytin, tahinli pide, börekti derken, damağımdan ruhuma akan o lezzetlerle, personelin konukseverliğiyle son etki yüreğimdeki yerini aldı!…
•Kahvaltının hemen ardından bir Türk kahvesi sipariş verdim. Kahvelerinin servis şeklide hoştu. Özellikle su servisinde kullandıkları rengarenk likör kadehleri harikaydı. Diğer bir etki de kahve servislerinden gelmiş oldu.
Ve son olarak mekandan ayrılmadan önce tuvalete gideyim dedim. Ahhhh tuvalet! Hemen dışarıda… o da bir botanik bahçesindeymiş gibi yapılmış. Son etki de buradan oldu.
Pasto’nun kapısından içeri girdiğimden kahvaltımı bitirip mekandan ayrılana kadar olan her şeyden o kadar etkilendim ki, keşke Pasto’yu komple çantama koyup yaşadığım her yere götürebilseydim dedim.
Özetle Pasto
- Kahvaltı Self servis. Seç, al, ye üzerine kurulu.
- Kahvaltıyı dolapta sunulan seçenekler arasından seçiyorsunuz. Açık büfe gibi.
- Fırın bölümünde; tatlı, kek, pasta, kurabiye ekmek ve börek alışverişi yapılıyor.
- Pasto, Bursa’nın en güzel ekmeklerini üretiyor. Ekmek alışverişi yapmadan ayrılmayın sakın.
- Farklı mayalı 40 çeşit ekmekleri var. İstediğinizi kestirip masanıza alabiliyorsunuz. Tost, sahanda yumurta, omlet çeşitleri, sucuklu, peynirli menemen çeşitleri de var. Kasaya sipariş veriyorsunuz bunlar için.
- Fiyatlar makul.
- Kahvaltıda kullanılan tüm ürünler doğal malzemelerle kendilerinin ürünü. Beğendiğinizi satın alabilirsiniz. Ben minik yeşil zeytinlerine bayıldım. Bir ufak kavanoz eve aldım.
Pasto; Bursa Osmangazi Mahallesi, Hancı Caddesi, 6 numarada
Not: İnstagram’da kayıtlı hikayelerimde 3 Pasto videosu var izlemek isterseniz.
Zuhal Floria x
instagram @banabiyersoyle