Bir İstanbul çocuğuysanız kola ile değil, bozayla büyümüş olmalısınız diyebilirim pekala…
Çünkü ben koladan çok boza içtim çocukluğumda. Bazı geceler sokaktan geçen bozacıdan alınanla, bazı geceler annemin yaptığı bozayla.
O yüzden rahatlıkla söyleyebilirim ki; boza benim çocukluğum…çocukluğumda ki tarçınlı kış masalım.
Bozanın tarihçesi :
Bozanın anavatanı Balkanlar.
Bizde kışın içilen boza, Balkanlar’da yazları içilirmiş. Bunun da mantıklı bir sebebi var aslında.
Balkanlar’da tüm bozacılar yazın kendi topraklarında boza satarken, kış olunca da İstanbul’a boza satmaya gelirlermiş.
Bozayı Osmanlıyla tanıştıran Arnavut Sadık olmuş ilk.
Diğer bir deyişle, Vefa Bozacısı’nın kurucusu Hacı Sadık.
Osmanlı’da içkinin yasak olduğu dönemde boza satışları çok iyiymiş. Bozanın içine çok az miktarda alkol ilavesine saray ses çıkarmadığı için, bir zamanlar boza dükkanları meyhane görevini de üstlenmiş.
Şimdi bir atasözümüz geldi aklıma…
“Meyhaneciye sormuşlar şahidin kim diye, o da bozacı demiş.” 🙂
Vefa Bozacısı kuruluş tarihçesi ;
1870 yılında Osmanlı – Rus Savaşı’ndan dolayı Arnavutluk Prizzen’den İstanbul’a göç etmek zorunda kalan Hacı Sadık, 1876 yılında Unkapanı Vefa semtinde boza satmaya başlamış. Şimdi 4.kuşak kan bağıyla da Vefa Bozacısı halen bir numara.
Bir bardak boza sadece 3 lira.
*Vefa bozacısı’nda bozalar tarçınla servis ediliyor. Müessese’den leblebi ikramı yok!
Diyelim ki sen bunu bilmeden gittin. Hiç üzülme kardeş, o boza yine leblebi ile içilecek. Nasıl mı? Çünkü bunu bilenler yanında ufak bir kesekağıdı leblebi getiriyor, oturdukları masaya koyuyor… masaya kim oturursa da ortadan leblebiyi yiyebiliyor.
Bunu çoğu kişi müesseseden ikram olarak düşünebilir. Leblebi getiren müşteri de, “Hayır kardeşim o leblebiyi ben getirdim” demiyor!
Tam birlik, tam bizlik bir uygulama değil mi ? Bayılmıştım bu davranışa 🙂 İşte bizim özümüz bu demiştim. Dünyanın hiçbir yerinde bulamayacağın bilgelik belki de… Tanımadığın yabancıyla aşını paylaşmak! Evet evet kesinlikle biz Türklere ait bir özellik. Çünkü biz böyle yetiştirildik 🙂
Bozanın faydaları say say bitmez…
- A vitamini
- B6 vitamini
- B12 vitamini
- C vitamini
- E vitamini ile dolu dolu
- Vücutta kanserojen maddelerin oluşumunu önleyici etkisi var.
- Bağırsak florasını, mide bezlerinin faaliyetini düzenliyor.
- Mayalı yapısı sayesinde yeni doğum yapmış ve emziren annelere süt sağlıyor.
- Mayalanma esnasında oluşan laktik asit hazmı kolaylaştırıyor.
- Sinir yatıştırıcı etkileri var.
- Enfeksiyonlara karşı vücutta direnci artırıyor.
- Vücuttaki yararlı bakterilerin oluşumuna destek veriyor.
- İçerdiği B vitaminiyle de enerjiyi artırıyor.
Tam da mevsimi… Haydi Vefa’ya boza içmeye.
Vefa Bozacısı adres:
Tel : +90 212 519 49 22
Vefa’ya gidemem evde kendim yaparım diyenler için;
Boza Tarifi :
Malzemeler :
3 bardak bulgur
2 kahve fincanı pirinç
3 bardak toz şeker
1 bardak eski boza
Yapılışı :
Bulguru ve pirinci geceden bol su ile ıslatın.
Ertesi gün bunları iyice pişirin.
Pürüzsüz sıvı kıvama gelene dek blenderdan geçirin.
Hafif ateşe koyun.
İçine şekeri ilave edip karıştırın.
Sonra ateşten alıp ılımaya bırakın.
Ilındıktan sonra, içine eski bozayı katın.
İyice karıştırın.
Karışımın ağzını kapatıp, kalorifer peteği önünde bir yerde, ara sıra karıştırarak 2 veya 3 gün bekletin.
İçinde göz göz kabarcıklar görülünce boza olmuş demektir.
Serin bir yere alın. Leblebi ve tarçınla soğuk servis yapın.
Mmmm Afiyet olsun…
Fatih de otururken cok boza icmisizdir. Vefa semtu bize cok yakindi ayrica. Tamda diyirdum ki insallah tarif vermistir, tarifte var cok mutlu oldum. Oyle guzel anlatiyorsun ki, simdi Kadiloyden kalkip gidesim var.
Oooo teşekkür ederim arkadaşım…tarçınlı leblebili bir boza hüpletelim senle bir gün Vefa’da 😉
Pek de sevmem aslında bilirsin ama öle bi anlatıyorsun ki boza aşerdim 🤪🤪 Kalkıp Vefa’ya mı gitsem napsam acaba 😂😂
İnan şu an bende fena boza özlemi içindeyim. Vefa’da bana 2500 uçuş mili uzakta arghhhhhh
Hayatım da ilk defa o da geçen ay Vefa Bozacisina gittim. Akşam on gibi olmasına rağmen tıklım tıklım doluydu… Boza mi aldım kendime yer bakarken dolu bir masanın etrafında blr boş sandalye gördüm. İzin istedim oturdum… Ortada kese kağıdi lclnde lebleblleri görünce sasirdim/yadirgadim. Ama diğer taraftan da elimi kese kağıdının içine saldırdım,boza min üstüne bir güzel serpistirdim ve içmeye başladım… 😂
Bu arada bir boza nin lclnde neler olduğu da buradaki tarifden öğrendim… Soğuk İstanbul gecesi akşamı yapılacak boza turunda ben de olmak isterdim….
Ama o leblebiler boza içmeye gelenlerden…müesseseden değil yani 😉 Bizim insanlarımızın bu özelliğine de hayranım. Boza içmeye giderken leblebisini alır,ortaya koyar, herkesle seve seve paylaşır.
Yazıya da ilave edeyim hatta leblebi olayını:)
Vefa, bozadaki şeker oranını keşke biraz azaltsa. Kışın neredeyse ayda bir akşamları gidiyoruz, şekerli de olsa içiyorum ne yapayım! 🙂
Şeker tüketimine dikkat edenler için ayrı bir grup boza yapmalılar artık. Çok haklısınız.
Benim ilk Boza denemem Yeniköy de bir otomobil galerisinin yeni modellerinin deneme sürüşü icin gittiğimde olmuştu. Hatta çok şaşırmıştim.
Aaaa inanmıyorum aynı zamanda aynı galeride bende boza ikramlarından almıştım. Hatırlıyorum o günü. Banka temsilcisi olarak davetliydim.
Ben bozayi hiç sevmem ama okurken imrendim resmen.gidip denesem mi ☺☺yine harika bir yazı olmuş. En güzel tarafıda bilmediklerimi öğrenmem. Kalemine saglik
Boza yapmayı deneyeceğim; çok severim, çocukluğumda Eskişehir’de su gibi tüketilirdi. Hatta bu yıl özellikle eskiyi anmak için boza ve çiğbörek için şehir merkezine girmiştim. Şifa nitetine içilir, tarçın ile muhteşemdir, biraz da ekşimiz buruk tatlı olursa tamamdır. Vefayı anlatmışsınız ama Eskişehir Bozasını öyle kapalı şişeye koyamazsınız, plastik kavanozun birkaç saatte top gibi şiştiğini görmüştüm, tam probiyotik. Yerinden çok Boza bir kültürdür, tarçını, lenlebisi, ikramı ve soksk satıcılarının seslenişleriyle. Bir yazınız ile nerelere gityim, çok teşekkür ederim. Vefa’ya vefalı olacağım.
Ah bir anda kış gelse de Vefa’ya doğru hareket etsek şu güneşli Ağustos sıcağından 🙂 Leblebiler sizden tarçınlar Vefa’dan!
Teşekkürler bu güzel yorumunuz için Alp bey. Eskişehir’in soğuğuna da ne yakışır mis bozalar 🙂