Sevgililer Günü’nde benim aklıma hediyelik “Zensiz olmaz” pırlantalar yerine “hediye edilmelik” kitaplar gelir genelde.
Sabahattin Ali ‘nin “İnsanlar birbirinin paralarına değil, sevgilerine ve alakalarına muhtaçtır” sözünü ettiği “Kürk Mantolu Madonna” bunlardan biridir mesela
Öncelikle bu kitap benim için çok özel.
Raif’le Maria’nın inanılmaz büyülü aşkı ❤
•aşkın •aşkın olanaksızlığının •zamanın çaresizliğinin altını acı acı çizen, aşk ve ölümü, başlangıç ve sonuç kavramlarıyla birleştirerek okurların yüreğine o hüzün dolu sızıyı gömen kitap.
Konusuna gelince;
Raif Berlin’de bir sanat galerisinde bir tabloda yer alan kürk mantolu kadın resmine bakarken dalıp gidiyor. Tablodaki o kadını seyrede seyrede bir müddet sonra aşık oluyor. Ve bir gün o tablodaki kürklü kadın Maria’yla tesadüfen karşılaşıyor.
Sonra… biz okurları düğüm düğüm edecek o sihirli o tutkulu o hasret ve o acı dolu aşkları başlıyor. Raif için Maria Puder; yaşaması için O’na kayıtsız ve şartsız muhtaç olduğu bir insan haline dönüşüyor. Maria ona bir ruhu olduğunu gösteriyor.
•Eski Yeşilçam filmlerindeki gibi mutsuzluk çaresizlik ve ölümle biten bir aşk oluyor sonunda ama.
“Hayat ancak bir kere oynanan bir kumardır, ben onu kaybettim.” diyor Raif. ***Siz kaybetmeyin.
Kalakalıyorsun öylece soluksuz donuk sus pus!!!
Okudukça; sevginin, aşkın, ruh eşinin bu hayatta yaşamak için ne kıymetli hazineler olduğunu anlıyorsun. Sevdiklerine yanlarında oldukları için daha kıymetle sıkı sıkı sarılıyorsun.
•Bu büyük aşklar karşısında bir de günümüze bakıyorsun: Küçük mutlulukları aşk sanan, aşkı hiç tanımayan, aşka inanmayan kadınlara adamlara öyle acıyorsun ki!
“Bir ruh ancak bir benzerini bulduğu zaman bize ve aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden meydana çıkar. Ancak o zaman sahiden yaşamaya -ruhumuzla yaşamaya- başlarız. O zaman bütün tereddütler, hicaplar bir tarafa bırakılır, ruhlar birbiriyle kucaklaşır ve herşeyi çiğneyerek birbirine koşar.”
Kürk Mantolu Madonna
Kitap bir günde bitiveriyor elinde. 160 sayfalık ince bir kitap görünüşte, ama icinde büyük bir hikaye var. Bir an bile düşünme mutlaka oku derim.
Evet bugün Sevgililer Günü…
Her sabah uyandığında kendi canından başka bir can daha taşıdığını hisseden ve gülümseyen/gülümseten tüm güzel insanların “sonsuz aşkları” kutlu olsun.
Bir de “mutlu son” olmasın… “mutlu sonsuzluk olsun”.
“Son”, bitiştir…
“Sonsuzluksa” devamlılıktır bana göre.
14 Şubat 2018
Zu Floria x
instagram @banabiyersoyle
Sevgililer Günü hoştur her daim,
Ne güzel yazmışsınız, “Mutlu Sonlar” olmasın diye. Dediğiniz gibi “Son” bitirilen, yitirilen ve gözden düşen şeylere ithaf olur. Olmasın bizim “Son”larımız, çünkü her yaşadığımız gün bizi Hayat’a sıkıca bağlayan, devam eden birlikteliklerimiz olsun… Ailemiz olsun, Dostlarımız olsun, Aşklarımız olsun, Sevdiğimiz tüm detaylar olsun ama OLSUN… “Son”‘ lar bizden uzak, duygusu olan her varlıktan ötede dursun…
Kürk Mantolu Madonna’ ya gelince, her daim bu kitap kendini belli etmiştir. Ve hep okumak istemişimdir, ancak adındaki “Madonna” hep bana Pop Star’ ı olan Madonna Louise Ciccone’ yi anımsattığı için pas geçmişimdir. Ancak bu güzel yorumunuza kayıtsız kalamayacağım için, ilk fırsatta okuyup keyif aldığım kitaplarımın arasına katacağım. Çünkü Aşk’ a hep özenerek ve gıpta ile bakarız, olunca değerini bilmeyiz. Yitiririz, kaybederiz, zedeleriz, incitiriz ve sonunda hep hayıflanırız. Belki bu kitaplar ( Kendi adıma yazıyorum ) bizlere, Aşk’ ın gücünü ve ne zor koşullarda filizlenip sonlandırılmaması gerektiğini anlatır…
Becerebilene ve sahip çıkana ne güzel bir duygudur ” Sonsuz Aşk”…
Bu yazıma az önce bir yorum gelince farkettim ki cevaplamayı ihmal ettiğim yorumlarınız olmuş. Çok özür dilerim. Nasıl olmuş bende anlayamadım ama yanıtlamayı unutmuşum.
Umarım kitabı okudunuz. Aşka önem veren birisiniz anladığım kadarıyla. Dolayısıyla bu kitap ve işlenen öykü unutamadıklarınız arasında olacak eminim.
Bu kitabı okuyalı çok olmuştu…. Ama varya tekrar okuma isteği uyandırdın Zuuuu
Okundu mu :)))
2017 de nedense çok bahsi geçti bu romanın. Yada bana öyle geldi. ve bende buna duyarsız kalamadım ve bir arkadaşımdan temin ederek, bir haftada okuyup bitiriverdim. Dediğin gibi kitap aslında çok ince, bir günde rahat rahat okunup , bitirilecek cinsten. Ama kitabın ince olması, hikayenin kolay hazmedilebileceği anlamına gelmiyor. Hazmede hazmede, sindire sindire, heyecanla, merakla, kederle, üzüntüyle okudum …Ve romanın sonunda da , sonunu tahmin etmeme rağmen, çok ama çok üzüldüm…
Hikaye gerçek miydi acaba?
Ama bana göre gerçekti.
o hissettiğim keder gerçekti…
O okuduğum kelimeler gerçekti..
Hissetiğm duygular gerçekti..
Sabahattin Ali’yi bunca zaman es geçmiş olduğum için kızdım kendime , oysa ki son Türkiye gezimde bir kaç tane kitabı ile dönüvermiştim Avustralya’ya..
Yazarın kalemini çok sevdim…
hikayenin yoğunluğunda kayboldum zaman zaman, ama her kelimesi ile bana , her kelimenin duygusunu hissetiren bir yazar oldu Sabahattin Ali…
Sabahattin Ali bir klasiktir…
okunmalı, okullarda da okutulmalıdır…
edebiyatsız, kelimesiz geçmeyecek günlere…
sevgiyle kalın..
Neredeyse bir sene olacak ben yeni görüyorum bu yorumları! Özür dilerim Nazlı’cığım.
Sabah gelen yeni yorumla farketmiş oldum.
Okumuş olmana çok sevindim. Efsane kitaplardan biri haline geliyor her okuyan için.
Ahhh ne aşklar yaşanıyor. Aşk zaten büyük bir acı demek !!! Ahhh
Sevgili Zu, cok güzel bir yazi olmus! Sabahattin Ali ile tanisma romanim bu benim ve iyi ki de tanismisiz. Icerigini, konusunu okumadan almistim elime. Ne yalan söyleyeyim giris kismi biraz “Saatleri Ayarlama Enstitüsü”nü hatirlattigi icin korkmustum. Cünkü diger kitabi defalarca baslamama ragmen bir türlü okuyamadim. Belki hayatimin farkli bir zamaninda okumam gerekiyor diye rafa kaldirdim.
Yazinin icinde keske kitabin sonundan bahsetmeseydin. Eger kitabi okumamis olsaydim kizardim sana. 🙂 “Kürk Mantolu Madonna” cok özel bir kitap benim icin. Bu arada dilerim daha cok kitap yorumu paylasirsin.
Not: Masa Dergisi’ndeki yorumunu da merak ediyorum. Almanya’da oldugum icin su siralar dergiye ulasamiyorum. Kenardan kiyisindan okumaya calistim paylastigin videoda. :)) Konu ilginc. Bu siralar Carl G. Jung, Dante, mitoloji, kendini sorgulama, anlama ekseninde dönüp dolastigim icin, bu sese de kulak vermek isterim.
Sevgiler…
Ben çok net hatırlıyorum bu yorumu okuyup cevaplandığıma! Ama burada Yok!!! Acaba DM’den mi konuşmuştuk Serpil?
Teşekkür ederim yorumun için.
Bu yazınızı gördüğümde kitabı okumamıştım ve okumadan yorum yapmak istememiştim;
Biraz önce soluksuz okuduğum bu novellada bir tesadüfle başlayan bir tutkunun, bir aşkın kısa bir süre de olsa nasıl dolu dolu yaşandığına çok etkileyici bir kurguda tanık oldum.
Kitap içindeki aşk girdabıyla okuyucuyu adeta yutup sürüklüyor, bırakmak mola vermek yerine bir an önce bitirmek istedim, kitabın başarısının sırrı bu olmalı. Çok beğenerek merakla okudum.
Sizin kitap hakkındaki yazınız da kitabın tanıtım sayfası tadında, bu yönünüzle kitap yorumlarınız çok faydalı ve okumaya özendirici oluyor. Kitap ayrıca üzerine yorum toplantıları yapılacak kadar içerik ve karakter zengini.
Çok teşekkür ederim Zuhal Hanım, yazınızı görmeseydim bu kitabı belki hâlâ okumamış olacaktım.
Alp bey iyi ki okuyup yorum bırakmışsınız yoksa daha önce bırakılmış yorumları görmeyecektim!!! Oldukça sasırdım yanıtlamamış olduğuma !!! Enteresan…
Bu arada yorumunuz için çok teşekkür ederim. İnanın okumanıza öyle mutlu oldum ki! Sanırım bir dizi ya da film olma projesi de var. Bakalım beyazperde de seyretmesi nasıl olacak!
Aslında ben kitap yorumları yapmayı seven biriyim. Hatta kişisel Facebook sayfamda böyle bir albümümde var. Ne okusam yazardım. Ama kitap projemi hayata geçirince bir es verdim diyelim. Arada bir belki yine yaparım! Teşekkür ederim 🙂