Hani bir mucit hep hayalini kurduğu bir şeyi sonunda bulduğunda sevinçten ne yapacağını şaşırır ya; İşte bende o mucit gibiyim şu an. Graham Bell telefonu bulduğunda ilk ne diyeceğini bilememiş, “Hello” diye bağırmış bir kaç defa. Hellooo helloooo hellooooo.
***
Hello, İngilizce’de büyük bir sevinci, selamlamayı, kutlamayı temsil eder.
Geçen gün bir bilginin izini sürerken bir adam çıktı karşıma. Matruşka bebeklere döndü sonra her şey!.. Bir bilgiyi açtım içinden bir bilgi daha çıktı, sonra bir bilgi daha, bir bilgi daha, bir bilgi daha…
Eşimi aradım hemen. Ona kocaman bir Helloooooooooo dedim önce.
Sonra anlattım hikayeyi büyük bir heyecanla…
“Fotoğraf var mı” diye sordu;
“Çok eski ama var bir tane ” dedim.
***
Aslında şimdi en başa dönüp hikayeyi baştan sona anlatmam gerek size…
E hadi başlayayım o zaman!
Babam, ben çocukken yatağımın yanı başına bir sandalye çeker ve hep bir masal anlatırdı; adı “Uyuyan Güzel!”
O masalı o kadar severdim ki, tekrar tekrar anlatmasını isterdim.
Babam başlardı:
“Bir varmış bir yokmuş Kral ve Kraliçe’nin çok güzel bir kızları olmuş; adını Prenses Rose (Gül) koymuşlar.
Kral ve Kraliçe, kızları Prenses Rose’un dünyaya geliş sevincini bir ziyafetle kutlamak istemişler.
Herkes davet edilmiş bu ziyafete. Krallığın tüm iyilik perileri de gelmiş; ama sadece bir tek peri kalmış dışarıda; kötülük perisi olan Karaboz!
Karaboz çok sinirlenmiş davet edilmeyişine. Prenses Rose’un parmağına batacak bir iğneden öleceğini ve böylece herkesten öcünü alacağını iletmiş Kral’a.
Konuklar arasında bulunan Leylak Perisi, Kral ve Kraliçe’ye bu laneti hafifletebileceğini söylemiş…
“Prenses Rose ölmeyecek…Yüz yıllık uykuya dalacak, ve bir prensin öpücüğüyle bu uykudan uyanacak!”
***
Kral, kızına bir zarar gelmesinden korkarak, ülkede sivri uçlu iğne ve benzer ne varsa toplatıp yasaklatmaya karar vermiş. Yasağı dinlemeyip iğne bulunduranı ölümle cezalandıracağını ilan etmiş.
***
Prenses Rose 16’ya basarken, Leylak Perisi, İyilik Perileri ve dört ülkenin prensleri Prenses’in doğumgünü partisine davet edilmişler.
Konuklar, Prenses’le dans ederken aniden ortaya çıkan yaşlı bir kadın, elinde tuttuğu gülleri Prenses’e takdim etmiş;
“İyi ki doğdunuz Prenses’im! Bu güller çok uzak diyarlardan sizin için toplandı, lütfen kabul ediniz!”
Rose gülleri yaşlı kadının elinden alırken bir gülün dikeni batmış parmağına… baygın bir şekilde yere düşmüş oracıkta.
– Sonra nolmuş baba?
Gülleri veren yaşlı kadın, aslında kötülük perisi Karaboz’muş. Prenses Rose baygın bir şekilde yere düşünce, Leylak Perisi gelip Saray’ın üzerine bir büyü yapmış hemen. Prenses Rose ile birlikte tüm saray halkı yüzyıl sürecek bir uykuya dalmışlar sonra.
***
Yüzyıl geçmiş…
Bir gün yakışıklı Prens Dragon(Ejderha) ormanda avlanırken Leylak Perisi ile karşılaşmış. Leylak Perisi, Prens Dragon’a deniz kenarında bulunan saraya gitmesi gerektiğini, Uyuyan Krallığın iki kulesi olduğunu ve bu kulelerden birinde Prenses Rose’un uyuduğunu, eğer aşık olup öperse bu yüzyıllık uykunun biteceğini söylemiş.
Prens Dragon ormandan denize doğru heyecanla uçarak her tarafı sazlıkla kaplı Uyuyan Krallığı bulmuş. Merdivenleri hızlıca çıkıp kuleye ulaşınca Prens Rose’u görmüş; elinde bir kırmızı gülle öyle derin uyuyormuş ki; sesizce yanına yaklaşmış… Güzelliği karşısında büyülenirken, dudaklarından hafifce öpmüş.
Prenses Rose gözlerini yavaşça kımıldatmaya başlamış… o sırada elinde tuttuğu kırmızı gül tuz buz olup yere düşerken tüm krallık da uyanmaya başlamış… Vapurlar denize, martılar gökyüzüne, güneş kulenin penceresine geri dönmüş yeniden.
– Sonra sonra nolmuş baba ?
Prens Dragon ve Prenses Rose kırk gün kırk gece süren bir düğünle evlenmişler kızım. Krallığın adı da Uyuyan Güzel kalmış.
Sen her gün yemeklerini bitirip güzel bir uyku çektiğinde bende seni söz Uyuyan Güzel Krallığına götüreceğim!
Ve o gün geldiğinde babam bindiğimiz trenle Uyuyan Güzel Krallığı’na götürdü beni. Trenden indiğimizde işte burası Prens Ejderha ile Prenses Gül’ün sarayı dedi. Biri geldi sonra yanımıza. Babamla tokalaşıp konuştular. Sonra bizi yukarıya götürdü o görevli. Ejderha ile Gül’ün sarayı burası kızım dedi babam!
“Ama burası Haydarpaşa Tren Garı baba” dedim hayretle. Babam da arkadaşı da gülmeye başladılar keyifle.
***
Haydarpaşa tren garı benim için hep Uyuyan Güzel masalıydı…
Büyüdüğümde Uyuyan Güzel masalının diğer dört beş farklı versiyonuyla tanışınca, Haydarpaşa ile alakalı olmadığını anlamıştım artık.
Babama sormuştum bir gün; “neden o masalı öyle anlatıyordun ki ?”
Babam da Haydarpaşa Garı’nın her iki kulesinde de ejderha heykellerinin ve gül motiflerinin olduğunu söylemişti.
Ama ben babamdan duyduğum bu bilgiyi hiçbir yerde ne okumuştum ne de görmüştüm. Bugüne kadar hiçbir kanıt da bulamamıştım üstelik…
Ta ki, birkaç gün öncesine kadar…
Tesadüfen karşıma çıkan ve benim için artık ikinci bir Aydın Boysan haline gelen, hem mimar hem İstanbul kent yazarı Arif Atılgan’ın blog sayfasında okuyup bir fotoğraf görene kadar!..
***
Yazımın girişinde “Geçen gün bir bilginin izini sürerken bir adam çıktı karşıma.” demiştim ya; İşte o harika adamdır Arif Atılgan. Sahi, Haydarpaşa kitabını da hemen sipariş ettim o gün.
Instagram hesabım olan @banabiyersoyle sayfamda ejderha heykellerinin olduğu siyah beyaz fotoğrafı da paylaştım.
Haydarpaşa Gar binasının yapıldığı 1906 yılında konan Ejderha ve Güller! Ama her ne hikmetse 1976 yılında yapılan restorasyonda yok edilmiş o ejderhalar.
Neredeler meçhul! Güller çok şükür ki hala duruyor.
İki gecedir muhteşem bir dolunay var.
Dolunay’a bakıp kocaman gülümsüyorum babama. “Bana anlattığın masaldaki Ejderha ve Güller’i sonunda buldum ve gördüm baba’ diyorum.
Değerli adam Arif Atılgan size nasıl teşekkür edebilirim!
Zuhal Floria x
Not: Arif Atılgan’ın Ejderha ve Gül, Haydarpaşa yazısını okumak için cümle sonundaki Z’ye tık lütfen. Z
Ben de uyuyan prensesi anlatıyorum kızıma. Ama bu çok daha güzel ve etkileyici geldi. Bundan sonra aynen bu sekilde anlatacam.
Başarılarınızın devamını diliyorum. Iyi günler.
Bu arada haydarpaşa ile ilgili çok guzel detaylar öğrenmiş olduk. Öncesinde de çok yerler hakkında. 🌞🌝
Çok teşekkür ederim Yakup bey.
Ooooov çok teşekkür ederim, güzel kızınızı da öperim.