İstanbul hakkaten çok farklı bir şehir. Karaköy kafelerinde sizi Avrupa sokaklarında gibi hissettiren ortam, tam 10 dakikalık mesafede kalan Süleymaniye’de yerini tamamen Ortadoğu kültürüne bırakıyor.
Burada Batı esintisi yerine; Doğu / Arap kültürü egemen olmuş gibi görünüyor.
Süleymaniye, konum olarak İstanbul’un 7 tepesinden birine kurulu olduğu için, buraya koğuşlanmış her kafenin büyük bir terası var. Manzara yapı kirliliği olmasa hakkaten muhteşem.
Galata, Haliç, Boğaz, Yarımada, Kadıköy, Üsküdar hepsi ayaklarınızın altına serilmiş, çok büyüleyici. Yaşları 18-25 yaş arası, kılığı kıyafeti, nargilesi, çayı kahvesi ile arap kültürünü benimsemiş yeni nesil gençlerimiz buradaki kafelerin müdavimi.
Bu bölgede 10’dan fazla balkon terası olan kafe var. Hepsi de konumlarına göre farklı açılarda manzaraya sahip. Biri Yarımada’yı kucaklarken diğeri Galata’yı ve Haliç’i kucaklıyor.
Hemen hemen her kafeyi denedim Süleymaniye’de. Her katta farklı dekorasyonu ile Bâb-ı Âli Kahvesi ile Seyir Terası’nı sevdim en çok.
Girişte Mevlana “Hiç” duvar yazıları karşılıyor sizi.. Cemal Süreya ve Nazım şiirleri ile devam ediyor duvarlar.
Bir üst kata çıktığınızda fotoğrafıma konu olan çiçekli salıncakla karşılaşıyorsunuz. Bu salıncak çoktan instagram fenomeni olmuş bile. Haftasonu giderseniz sırası çok oluyor.. Hafta içi giderseniz salıncağı boş bulmak mümkün.
Bab-ı Ali Kahvesi adres :
Demirtaş mah. Fetva yokuşu 16a
Arkadaşımızın,bölgenin zengin kültürünü çok iyi bildiği belli. Bu yüzdendir ki her bir köşeden tadımlık bilgiler paylaşmış. Sanki, başka güzellikler var da gerisini de siz bulun der gibi.
Süleymaniye Cami yanındaki meşhur kurufasulyecileri…
Karaköy de ki bir hanın son katındaki Kliseyi…
Perşembe pazarının bir arka sokağındaki Ceneviz Sarayını…
Bulmamızımı istiyor yazarımız.
Benim aldığım mesaj bu yönde. Yazarımız anlatımlarında paylaştığı yerlerin çevresindeki kıymetl yerleri bize fısıldıyor sanki…
Ben de buna kayıtsız kalmayacağım…
Yaşadığımız ama tanımadığınız ISTANBUL…
Farklı tatlar, farklı kültürler, farklı İstanbul…
Süleymaniye kafelerin müşteri kitlesi yorumuna katılıyorum. Ki o kafelere takılmama nedenimde “ortam” zaten. Bab-ı Ali kahvesini merak ettim şimdi… Bu arada salıncak çok hoş duruyor 🙂